Ticari Uyuşmazlıklara İlişkin Zorunlu Arabuluculuk Şartı Kapsamında Uzun Dönem Araç Kiralama Sözleşmelerinin Durumunun Değerlendirilmesi

19/12/2018 tarihli Resmi Gazete’ de yayımlanan 7155 Sayılı Abonelik Sözleşmelerinden Kaynaklanan Para Alacaklarına İlişkin Takibin Başlatılması Usulü Hakkında Kanun’un 20. Maddesi ile 13/01/2011 tarih ve 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. Maddesinden sonra gelmek üzere “ MADDE 5/A- (1) Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.” Şeklinde hüküm eklenmiştir.

Bu düzenlemeyle birlikte Türk Ticaret Kanunu’ nda ve diğer kanunlarda belirtilen; konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalarda zorunlu arabuluculuk kurumu dava şartı olarak-tıpkı işçi ve işveren uyuşmazlıklarında olduğu gibi- düzenlenmiştir.

Yine bu düzenlemeyle birlikte görevlendirilen arabulucu; başvuruyu görevlendirildiği tarihten itibaren 6 hafta içinde sonuçlandıracak, bu süre zorunlu hallerde arabulucu tarafından en fazla 2 hafta uzatılabilecektir. Ticari davalara ilişkin dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin hükümler, bu hükümlerin yürürlüğe girdiği tarih itibariyle ilk derece mahkemeleri ve bölge adliye mahkemeleri ile Yargıtay’ da görülen davalar hakkında uygulanmayacaktır. Yani düzenleme tarihinden sonra açılacak konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davalar hakkında bu hükümler uygulanacaktır.

Buna göre artık konusu miktar paranın ödenmesine ilişkin olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin taraflar dava açmadan önce, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorunda olacaklardır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkeme tarafından davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilecektir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilecektir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının sonradan anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilecektir. Ayrıca taraflar arabuluculuk listesinde yer alan arabuluculardan herhangi biri üzerinde anlaşırlarsa uyuşmazlık bu arabulucu tarafından da çözülebilecektir.

Taraflardan birinin geçerli bir mazeret göstermeksizin ilk toplantıya katılmaması sebebiyle arabuluculuk faaliyetinin sona ermesi durumunda toplantıya katılmayan taraf, son tutanakta belirtilecek ve bu taraf davada kısmen veya tamamen haklı çıksa bile yargılama giderinin tamamından sorumlu tutulacaktır. Ayrıca bu taraf lehine vekâlet ücretine hükmedilmeyecektir. Her iki tarafın da ilk toplantıya katılmaması sebebiyle sona eren arabuluculuk faaliyeti üzerine açılacak davalarda tarafların yaptıkları yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılacaktır.

Zorunlu arabuluculuk kurumu yukarıda yer alan düzenlemede belirtildiği üzere konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin ticari davaları kapsamaktadır. Uzun dönem araç kiralama sözleşmelerinden kaynaklanan alacak ve tazminat taleplerinin söz konusu düzenleme kapsamında olup olmadığının belirlenmesi hususunda düzenlemede yer alan “ticari davalar” ibaresinin hangi davaları kapsadığına ilişkin konuya değinmekte fayda görüyoruz.

Ticari davaları; mutlak ticari davalar, yarı nisbi ticari ve nisbi ticari davalar olmak üzere üç grup altında toplamak mümkündür.

Mutlak ticari davalar, tarafların tacir olup olmadığına ve bir işletmeyi ilgilendirip ilgilendirmediğine bakılmaksızın ticari sayılan davalardır. Mutlak ticari davalar, 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesinde bentler halinde sınırlı sayıda –numerus clausus- sayılmıştır. Bunların yanında İcra İflas Kanunu (m.154), Finansal Kiralama Kanunu (m.31), Ticari İşletme Rehni Kanunu (m.22) gibi bazı özel kanunlarda belirlenmiş ticari davalar da bulunmaktadır. Bu guruptaki davaların ticari dava sayılabilmesi için taraflarının tacir olması veya ticari işletmeleriyle ilgili olması gibi şartlar aranmaz. TTK’ nın 4/1. bendinde sınırlı olarak sayılan davalar arasında yer alması veya özel kanunlarda ticari dava olarak nitelendirilmesi yeterlidir. Bu davalar kanun gereği ticari dava sayılan davalardır.

Nisbi ticari davalar; 6102 sayılı TTK’ nın 4/1. maddesine göre, her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğan ve iki tarafı da tacir olan davaları kapsamaktadır. Bu hükme göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için, hem iki tarafın ticari işletmesini ilgilendirmesi, hem de iki tarafın tacir olması gereklidir. Bu şartlar birlikte bulunmadıkça uyuşmazlığın ticari dava sayılması mümkün olmayacaktır. Uyuşmazlık konusunun ticari iş niteliğinde olması veya ticari iş karinesi sebebiyle diğer taraf için de ticari iş sayılması davanın ticari dava olması için yeterli değildir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 19/2. maddesi uyarınca; taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira; Türk Ticaret Kanunu, Kanun gereği ticari dava sayılan mutlak davalar haricinde; ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez.

Bu kapsamda uzun dönem araç kiralama sözleşmelerinin de iş bu nisbi davalar arasında değerlendirilmesi gerektiği kanaatindeyiz. Zira uzun dönem araç kiralama sözleşmeleri büyük çoğunlukla şirketlerle veya gerçek kişi tacirlerle akdedilmektedir. Böyle bir durumda da; araç kiralama şirketi tacir, araç kiralama işi ise şirketin ticari işletmesiyle ilgili olan ticari bir iş olmaktadır. Kiracı ise tacir olup kiralama işi ticari işletmesini ilgilendiren ticari bir iş niteliğinde olduğundan – çok büyük bir çoğunlukla- , iş bu sözleşmelerden doğacak konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat taleplerine ilişkin davaları nisbi ticari dava olarak değerlendirmek doğru olacaktır. Bunun sonucu olarak da iş bu davalar ticari dava kabul edileceğinden yukarıda belirtmiş olduğumuz düzenleme kapsamında dava açılmadan önce zorunlu arabuluculuk yoluna başvurulması gerekecektir. Ancak araç kiralama sözleşmesi tacir olmayan gerçek bir kişi ile akdedildiği ve kişinin ticari işletmesini de ilgilendirmediği takdirde iş bu uyuşmazlıklardan doğacak davaların ticari dava sayılması mümkün olmayacaktır. Yine araç kiralama sözleşmesi tacir olan bir kişiyle akdedildiği halde kiralamanın bu tacir kişinin ticarini işletmesini ilgilendirmediği takdirde iş bu uyuşmazlıklardan doğacak davaların da ticari dava sayılması mümkün olmayacaktır.

Yarı nisbi ticari davalar ise, yalnızca bir tarafın ticari işletmesini ilgilendiren havale, vedia ve telif haklarına ilişkin davalardır. Yukarıda açıklandığı üzere bir davanın ticari dava sayılması için kural olarak ya mutlak ticari davalar arasında yer alması ya da her iki tarafın tacir olması ve ticari işletmesiyle ilgili bulunması gerekmektedir. Havale, vedia ve telif haklarına ilişkin davaların ise ticari nitelikte sayılması için yalnızca bir tarafın ticari işletmesiyle ilgili olması TTK’da yeterli görülmüştür. Bu davaların “Yarı nisbi” olarak adlandırılması da iş bu sebeptendir.

0 cevaplar

Cevapla

Want to join the discussion?
Feel free to contribute!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir